Engizisyon mahkemelerinde yargılanmayı bekleyen bir yığın var ve bu yığın başından sonuna haklı, tepeden tırnağa zırhla kuşatılmış gladyatörün karşısında sopa ile dikilen çaresiz köylü; gladyatörü nasıl yenebilir?
Üstelik kazanmanın ve kaybetmenin sonucunun kaybetmek olduğunu bile bile…
Feodal çöküntü bizleri derebeylerin haksızlıklarından kurtardı, fakat demagogların insafına bıraktı.
Bir zamanlar şehri kuşatmış olan kaleler zihinleri kuşattı, şehir kurtuldu fakat zihinlere ket vuruldu.
Kulaklar özgürlük çığırtkanlığı yapan papağanların nidalarıyla dolup taşarken, arsız diktatörün para basarak konuşturduğu papağanlar bir karar ile aksi beyanda bulundu.
Gücün tekel durumda olduğu bir Dünya’da masumluk söylemi hayalden ibarettir. Tutsak olmuş kalpler ve zihinler çıkarların gözetimine bırakılmış, sadece ve sadece gücün doğruluğu ilkesine bağlı kalınmıştır.
Asırlar ötesinden bu yana gezegenimiz; kıt kaynakların kullanımı konusunda hep bir tasarrufa gidilmesi gerektiği görüşüne dayanan fikirlerle boğuşup kalmıştır.
Fakat kimse azınlığın çoğunluğunun bu kaynak bunalımını -yarattığı gerçeğini söylememiş, söyleyememiştir. Haykırmak; çığırtkanlık yapmakla eşdeğer değildir ve olmamalıdır. Gladyatöre karşısında elindeki sopaya değil zekasına güvenen kimse kitlenin karşısında dikilen azınlığın bunalım ve çaresizliğini nasıl olur da göremez?
Her fırsatta yalan ve iftira cübbelerini kuşanmış, entelektüel kimliğinin arkasına saklanan maskeli monarşilere boyun eğmek, kendisini aşağı görmek, yaradılış gayesine ters düşmüyor mu?
Nasıl olur da bir kimse bir başkasından serveti yüzünden aşağı olabilir?
Köle ticareti olmasaydı burjuvazi nasıl olur da ayakta kalabilirdi?
Çoğunluk; azınlığa karşı olan savaşını kazanmak isterse bunu çoğunluğun hareketi ile yapabilir ve azınlığın buna direnecek gücü kalmaz.
Çoğunluk, azınlıktan çıkarları elinde tutulduğu sürece korkar ve ona tabi olur. Fakat azınlığın, çoğunluk karşısında onların her birine ayrı yalan ile yaklaşarak onları yanlarına çekmesi, sonra da işi bittiğinde onlardan bir kısmı ile yollarını ayırması; diğerlerini hiç düşündürmüyor mu?
Bakın siz böyle yaparsanız bu sizin de başınıza gelir söylemi; azınlığın gözünü korkutmak yerine niçin onları yüreklendirmek ve harekete geçirmek için caydırıcı bir güç unsuruna dönüşmüyor?
Çoğunluğun hezimeti ile sonuçlanan bu döngü de kazanan azınlık oyunu tekrar ediyor. Fakat problem çoğunluğun aynı oyuna sürekli yenilmesi. Çıkarların ortaya serildiği, kaybedecek herhangi bir unsurun bulunmadığı bir ortamda kazanacak çok şey vardır.
Biri çoğunluğa bu gerçekleri söylemeli…
Yorum yazarak Ada Gaste Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ada Gaste hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ada Gaste editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ada Gaste değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Ada Gaste Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Ada Gaste hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Ada Gaste editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Ada Gaste değil haberi geçen ajanstır.